EFTİM DEĞİL PASTIRMACIYAN OLMAK
“Çar ordusu dağıldı. Fakat onun yerini her tarafta, Rus Ordusu’nun silahlarına konan, bazı döküntü
Ruslar’ı da toplayan Ermeni birlikleri aldı. Bu birliklerin karşımızda yer almaları ile beraber
çarpışmalar, artık muharebe olmaktan çıktı. Devam eden hal, artık bir savaş değildi. Harbin
karşılıklı bütün kaideleri ortadan kalktı. Ermeni birlikleri, bir taraftan cephede savaşmaya çalışırken
bir taraftan, işgal ettikleri yerlerde kalan yerli sivil Türk halkı üstünde geniş bir katil ve imha işine
girişmişlerdi. …
“Ermeni ordusuna Taşnak komitacıları hâkimdi. Bu komitanın büyük hırsı, sadece bir imha ve
intikam savaşından ibaretti. Çılgın hesaplaşmanın bir türlü sonu gelmiyordu. Erzurum yolu
üstündeki Cinis Köyü karşısında Evreni Köyü’nde, kadın, erkek, çocuk bütün köylüler öldürülmekle
kalmamıştı. Öldürülenlerin vücutları parçalanarak kollar, bacaklar, kafalar, kasap dükkânlarındaki
etler gibi duvarlara, çivilere, çengellere asılmıştı.”
“Erzurum’da kan çılgınlığı son haddini bulmuştu. Şehrin galiba yarı nüfusu öldürülmüştü. Yalnız
Gürcükapısı istasyonunda üç bin kadar ölü, bir odun veya kereste deposunda olduğu gibi, intizamla
adeta zevkle dizi dizi, yığın yığın sıralanmış istiflenmişti. Bunlar, Erzurum şehrinin kadın, erkek,
çocuk Türk halkındandı.”
Yukarıdaki satırlar, Şevket Süreyya Aydemir’in Suyu Arayan Adam kitabından. O dönemde Ermeni
çetecilerin yaptıkları bunlarla sınırlı değil, benzer birçok hadiseler var. Bu olayları körükleyen,
kışkırtan, başı çekenlerin arasında, 1912 Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda görev almış Karekin
Pastırmacıyan da var. Pastırmacıyan, 1914 yılının Ağustos ayında Erzurum’da toplanan Ermeni
Kongresi’ne katılmış ve Taşnaklı arkadaşlarıyla birlikte Rusya’nın yanında Osmanlı Devleti’ne karşı
Ermeni Gönüllü Tugayları’nı örgütlemiş ve Van Ermeni İsyanı’na katılmıştır. Bütün bunların yanında
bir de Yozgat’ın Akdağmadeni İlçesi’nde Metropolit olan ve sonradan Papa Eftim olarak anılacak Pavli
Karahisarlıoğlu vardır. Fener Rum Patrikhanesi’nin, Millî Mücadele’ye bayrak açan talimatlarını sert
bir şekilde reddeden “ İstanbul Patrikhanesi’nin bize Türklüğümüzü unutturmak ve dilimizi
değiştirmek için aldığı bunca tedbirler hiç kâr etti mi? İşte Türk tabiiyetimiz ve dilimiz olduğu gibi
bakidir. Halis Türk ve Türk evlâtları olduğumuzu âdet, töre, kültür ve her halimizle ispat
etmekteyiz” diyerek, Millî Mücadele’nin yanında yer alır.
Pastırmacıyan ve arkadaşlarının hareketleri de devlet tarafından karşılıksız bırakılmaz ve yedi düvelle
harp halindeki askerimiz bir de arkadan kurşun yemesin, diye, 24 Nisan 1915’te Ermeniler’in, ülkenin
savaş içinde olmadığı bölgelere tehcirine karar verildi.
O günler geldi geçti ama özellikle diaspora Ermenilerinin bu olayı bir siyaset ve politika malzemesi
yapmaları bitmedi. Üstelik bunu bir soykırım olarak değerlendirmeleri devam etti. Başta ABD ve
Fransa olmak üzere birçok ülke de bu konuda parlamentolarından kararlar çıkardılar.
Başka ülkelerin yaptıkları elbette kendi bilecekleri iştir ama Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir
üyesi, HDP milletvekili Garo Paylan, Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığı’na, “Ermeni Soykırımı’nın
Tanınması, SoykırımFaillerinin İsimlerinin Kamusal Alandan Kaldırılması” yönünde kanun teklifi verdi.
Garo Paylan, Eftim olmak yerine Pastırmacıyan olmayı tercih etti.
Ülkenin zor zamanlarında tehcir kararını teklif eden ve alan, isimlerinin kamusal alandan silinmesi
istenilen, Mahmud Kâmil Paşa’nın, Enver Paşa’nın, ermeni çetelerinin Berlin’de katlettiği Talat
Paşa’nın, Cemal Paşa’nın, Ermeni ASALA çetesinin eşiyle birlikte katlettiği hemşehrimiz Erkut Akbay
ve diğer diplomatlarımızla birlikte tüm kahramanlarımızın ruhları şad olsun! Adları bin yaşasın!
|